İlkel içgüdüler, bastırılmak için değil, yaratıcı yapılarla doğru şekilde bütünleşmek için vardır. Sanat, bu öz duygulara ışık tutarak, onları yıkıcılıktan çıkarır ve doğurgan bir güce dönüştürür.
Kasabanın bir köşesinde, estetik kaygıları bir türlü bir kenara bırakamamış bir sanatçı yaşardı. Bu sanatçı, geceleri rüyalarında ateşi; sabahlarıysa gökyüzünde uçan kuşların gagalarında ona çiçekler getirmesini izlerdi. Bir gün, bu yoğun duygular arasında, içinde estetik kaygıların kıpırdadığını fark etti.
Bazen, bu kafesin içinde yaşadığımızı unuturuz. Derin bir nefes alınca her şey bir araya gelir. Bizi geriye iter. Duvardan sızan bir ışık yoktur; o zifiri karanlık her köşeyi sarar. Varlığımız, sabit sınırlar içinde bir çırpınış gibidir.
Yorumlar