top of page
Yazılarım


Eşik Yazıları: Doğayı Tüketen Zihin - Ekonomik Sistem ve Ekolojik Yıkım II
İnsan, doğayla olan kadim bağını ne zaman kaybetti? Belki ormanda yitirdiği ilk patikada, belki de gökyüzünü ilk kez bir reklam panosunun arkasında gördüğünde. Artık doğa, yalnızca bir “fon” gibi duruyor arkamızda; özçekim (selfie) çekerken, projeler planlarken, inşa ederken, yıkarken… Ne kadar sessizse, o kadar kolay unutuluyor. Ama doğa susmuyor artık.
1 Tem2 dakikada okunur


Eşik Yazıları: Doğayı Tüketen Zihin - Ekonomik Sistem ve Ekolojik Yıkım I
Doğa artık bir “kaynak” değil, bir alarm çanı. Gezegenin sınırları zorlandı; okyanuslar plastikle doldu, ormanlar rant projelerine teslim edildi, canlı türleri sessizce yok oldu. Ancak daha çarpıcısı şu: Bütün bu yıkıma rağmen hâlâ doğayı bir “pazar nesnesi” gibi algılıyoruz.
1 Tem2 dakikada okunur


Eşik Yazıları: Yamalarla Yaşamak - Çöküşü Geciktiren Sistem III
İnsanlık tarihi boyunca karşılaştığımız büyük krizler, çoğu zaman radikal dönüşümlerin değil, geçici çözümlerin habercisi oldu. Değişim talepleri, statükonun çeperinde dolaştı; köklü müdahaleler yerine sistemin kendi çöküşünü geciktiren tedbirler devreye sokuldu. Bugün geldiğimiz noktada, bu kısır döngü daha da belirgin: Kapitalist sistemin neden olduğu sosyal eşitsizlikler, çevresel felaketler ve ekonomik krizler, kalıcı ve bütünsel çözümleri zorunlu kılıyor. Devletler ve şi
17 Haz2 dakikada okunur


Eşik Yazıları: Yamalarla Yaşamak - Unutulmuş Varlık, Kaçırılmış Gelecek II
Heidegger’in “insan kendi varlığını unutarak var olur” sözü, yalnızca bireysel bir sorgulama değil, çağlara yayılan bir unutmanın yankısıdır. İnsan, doğayı, geçmişini, kendi özünü; kısacası nereden gelip nereye gittiğini unutarak ilerlemeye çalışır. Ancak bu ilerleyiş, aslında bir tür döngüsel gerilemedir. Çünkü gerçek değişim, yüzleşmeyi; yüzleşme ise unutulmuşla barışmayı gerektirir.
8 Haz2 dakikada okunur


Eşik Yazıları: Yamalar ve Eşikler - İnsanlığın Varoluş Krizi I
İnsanlık tarihi, krizlerle dolu bir zaman çizgisi gibi okunabilir. Her büyük kriz—ister savaş, ister ekonomik çöküş ya da çevresel felaket olsun—beraberinde bir değişim talebi getirir.
2 Haz2 dakikada okunur


Ölüm Vadisinde Kayıkçı II
Yokluk, korkularımızla yüzleşmeyi bize öğretmiştir. Herkesin yürüdüğü yol, sizi ölüm vadisine mi götürüyor? Bunda kaygı duyulacak ne olabilir? "Lütfen önden buyurun, sizin arkanızdayım." Önden gidenler de bir başkasını takip ediyordur. Sonu yok oluşla bitecek yolculukta kimse yalnızlık çekmeyecektir. Biz varlıktan önce yoklukla yoğrulmalıyız; çünkü yokluk bizim mayamızdır.
27 May2 dakikada okunur


Hayal Gücüyle Özgürlük
Hayal gücü ve özgürlük, insanın kendini ve dünyayı dönüştürme gücünün en temel kaynaklarıdır. Hayal etmek, yalnızca bireyin iç dünyasında şekillenen bir eylem değildir; aynı zamanda toplumsal kalıpları sorgulamanın ve aşmanın da bir yoludur. İnsan, hayal kurarak ve umut ederek kendine bir özgürlük alanı açar.
24 May2 dakikada okunur


Sarmal İletişim ve Ahlak
Ele geçirilmişlik içinde, özgürlüğe duyduğumuz ihtiyaç gözden kaçırılmamalıdır. Sorunun özünde aşırılık ve dengesizlik yatmaktadır. Özgürlüğü ve ahlakı aynı yolda, kol kola yürürken görebiliriz.
23 May2 dakikada okunur


Dönüş
Bizler birer tohumuz; dallarımızı evrenin gelişine, alan açarak uzatmalıyız. Ne yazık ki tam tersi oluyor; dallarımız, birbirine sarılan; özgürlüğümüzü daraltan, nefesimizi kesen bir sarmaşığa dönüşüyor.
22 May1 dakikada okunur


Görünmez Dalgalar ve Kaptan
Bu ışıkta ne göremiyorum? Gözlerim, her şeyin ötesinde bir şey arıyor, ama aradığımı bulamam. Çünkü burada, bu ışıkta, sadece hissedilen vardır.
19 May2 dakikada okunur


Günü Gelince ve Bahar
Kadim bir sözle, günü gelince açılıyor perdeler... Halkın, gerçeklerle baharı karşılayan dili. Bu söz, zamanla yoğrulmuş bir bilgelikten...
9 May1 dakikada okunur


Zihnimiz ve Solucan Delikleri
Zihnimiz, kimi zaman bir girdabın içine çekildiğinde, solucan deliğinden bilinmez diyarlara gideriz. Düşüncelerimiz bu karmaşık ve sonsuz...
8 May2 dakikada okunur
bottom of page